Ülke olarak çok büyük bir felaket, çok büyük bir deprem yaşadık. Ülke olarak derin üzüntü içindeyiz…
Hemen hemen herkes yardım için seferber oldu. Herkes karınca kararınca, elinden geldiğince, kendince yardım etmeye, bir şeyler yapmaya çalıştı. Allah (C.C.) herkesin yardımlarını kabul eylesin inşallah.
Allah (C.C.) ülkemize, bu aziz milletimize böyle acılar, böyle felaketler bir daha yaşatmasın diyoruz…
Yardım seferberliğinin hiç bitmemesi gerekiyor, ilk günkü gibi seferberlik devam etmeli... Ta ki, tüm depremzedelerin yaraları tamamen sarılana kadar… Huzurlu, mutlu bir şekilde, eski hayatlarına dönene kadar...
Manevi olarak hiçbir şey tabi ki eskisi gibi olmayacak, giden canlar, yaralılar, büyük acılar asla unutulmaz... Fakat maddi yardım seferberliği herkes tarafından karınca kararınca yine devam etmeli...
ESKİDEN MAHALLEDEN BİRİ ÖLSE
Bizim jenerasyon zamanında komşudan değil, sokaktan değil, mahalleden biri ölmüş olsa, tüm herkes duyar, taziyeye koşar ve derin üzüntü yaşanırdı. Günlerce, büyük küçük herkes etkilenirdi...
Çoğu insan namazını, abdestini terk etmişse hemen namazına, abdestine geri döner, ellerini açar, Allah’a (C.C.) yalvarır, tövbe ederdi... Ölümün soğuk yüzünü hisseder, her canlı gibi bir gün kendisinin de öleceğinin idrakine varırdı...
Şimdi, kapı komşumuzu bile tanımaz hale geldik. Hayatımızın bir parçası haline gelen teknoloji, hayatımızı kolaylaştırdığı gibi, maalesef olumsuz etkileri de oldu. Komşuluğumuzu bitirdi…
MÜSLÜMANIN NAMAZ KILMAMA GİBİ BİR LÜKSÜ OLAMAZ
Namaz kılmamak için bir insanın deli olması, büluğ çağına gelmemiş olması, komada olması veya hiç inanmaması gerekiyor. Bu 4 madde dışında keyfi olarak, farz olan namazı terk etme lüksüne hiçbir müslüman sahip değildir. Böyle bir lüksü kesinlikle yoktur.
“Namazımı kılarım, haram ve helale bakmadan kazancıma bakarım” derse biri, olmaz öyle. Olsa olsa sözde müslüman olur. Özde müslüman kul hakkından korkar, kimsenin hakkına tenezzül dahi etmez.
Bu dünyada uyanıklık yapıp ayak oyunu yapıp bir kişinin hakkını almışsın…
Hakkını yediğin o kişi ile ahirette hesaplaşmadıkça cennette giremezsin. Allah (C.C.) kul hakkına karışmıyor. Eeee bana da sevap lazım ahirette… Herhangi bir hakkımı yiyenlerden tahsilatımı ahirette yapacağım mutlaka, kimse merak etmesin...
Dünyada bol para, büyük zenginlik olarak geçiyor. Ahirette de bol sevap büyük zenginlik olacak…
Hakkı yenen kişinin canına comcom, bu dünyada enayi yerine koymuş olabilir...
Asıl enayi, onu kandırıp ayak oyunları ile hakkını gasp eden kişiler olacak ahirette… Çünkü herkes tırım tırım sevap ararken, o sözde uyanıklar da kendi sevaplarını asıl hak sahiplerine dağıtmakla meşgul olacak...
Müslüman kişi, kul hakkından kuduz köpekten kaçar gibi kaçması lazım...
ETKİLENME AZALDI
Bir bilim insanı olarak, asla bilimselliği, bilimsel çalışmaları dışlayamam, bilakis, tüm günüm bilim ve bilimsel çalışmalar ile geçiyor... Fakat sadece bilim bilim diye bağırmak, sadece bilime sarılmak insanları kurtaramaz. Bilim, bir din değildir.
Allah’a (C.C.) samimi olarak dönüş, samimiyetle tövbe etmek, kulluk vazifelerimizi samimiyet ile yerine getirmek ve Allah'ın (C.C.) ipine sarılmak insanlığın tek kurtuluşudur.
Müslüman kişi bilim ile, ilim ile iç içe yaşar, bilimseliğe hiçbir zaman ters istikamette hareket etmez.
Müslüman kişi çalmaz, dürüst olur, mert olur.
Müslüman kişi işi ehline verir, torpil ile uğraşmaz.
Müslüman kişi helalinden kazanır, kimseyi aldatmaz, kandırmaz, binaların temelinden çalmaz.
Rızkı veren Allah'tır (C.C.)…
Kimse kimsenin rızkını veremez, kimse kimsenin rızkına kefil olamaz.
Kimse kimsenin rızkını kesemez.
Helal kazanalım ki, bereketli olsun kazancımız.
BERAT KANDİLİ
Bu vesileyle, geçmiş Berat Kandilinizi kutluyorum.
Ramazan ayına hazırlandığımız bu günler, çok kıymetli…
Bu mübarek günler bize vesile olsun, samimi birer müslüman olup tövbe edip özümüze dönelim inşallah…
ALLAH razı olsun hocam