günümüzde adı ile soyadı birbirine yakışan kaç insan var bilmem
ama bizim sefa’nın, çevresine yaydığı pozitif enerji ve gönül rahatlığıyla; adına…
gösterdiği nezaket ve saygı ile de; soyadına yakıştığını iyi bilirim
sefa saygıdeğer’in örnek ve mütevazı yaşam tarzına, haberciliğin yüreğine yürümesine ve en önemlisi de taşıdığı beyefendiliğe özenirim
***
geçen hafta, büyük emek harcayarak dilenci kılığına girmiş ve bir günde 139 lira toplamış
yer ve gün seçimine dikkat etse daha fazla kazanabilirdi
yani bir cuma günü merkez caminin önünde olsaydı, bir haftalık deniz tatili parasını çıkarabilirdi, ama olsun 139 lira da fena değil, kısa günün kârı…
yaptığı haberden dolayı takdir etmeyen kalmadı sefa’yı
gazeteciliğini konuşturduğu nokta takdir edilmeyecek gibi değil ki
önümüzdeki yılın ödülünü şimdiden hakkıyla garantiledi
***
günlük 20–30 liraya hamallık yaparak çocuk okutan asgari ücretlilerin karın tokluğuna yaşadığı adana’da, oturduğu yerden kazandığı 139 lira büyük para aslında
bizim sefa, dilencilerin para kazanma hırsı uğruna ne kadar yozlaştığını, yobazlaştığını ve insanların şefkat duygusunu nasıl kötüye kullandığını gözümüze soka soka gösteriyor haberinde
hatta, klimalı arabalarında ense yapan zabıtaların dilencileri nasıl görmediğini de araya sıkıştırıyor tabii
şaka bir yana terzi de güzel kostüm hazırlamış
2016 yaz kreasyonlarında dilencilerin rağbet göstereceği bir çalışma
hasta modeli, kör modeli, şalvar modeli, kadın ve çocuk modeli artık eskidi
yeni eğilim: sefa modeli
***
konfeksiyondan büyük darbe yiyen küçük ölçekli terziler, önümüzdeki sezonda farklı dilenci kıyafetleri üreterek, sektöre farklı bir bakış açısı kazandırabilirler aslında!
kadınlar için, parçalanmış, toza ve çamura belenmiş, kirli bir başörtüsü modeli ile hiç su yüzü görmemiş bir şalvar, her yeri delinmiş bir çorap ve eski bir terlik fena sayılmaz
erkekler için de kendini başından yaralı gösteren bir sargı, kolunun kırık olduğunu gösteren bir alçı, yırtık ayakkabı, eski pantolon ve gömlek, hastane raporuna benzer bir kağıt parçası da olabilir
oturduğun yerden temiz para; 139 lira
bir de bayrama, seyrana, cumaya, hastaya denk gelirsen bak parsaya!
***
şaka bir yana
adana’nın onulmaz yarasıdır dilencilik
hangi sokak başına kimin oturacağı, ne söyleyeceği, kimin elinde bastonuyla ayağını sürüyerek sokakları gezeceği, kimin küçük çocuğuyla otobüs duraklarında dileneceği sanki gizli bir el tarafından belirleniyor
sanki, sabah bir servis herkesi getirip yerine dağıtıyor, akşam olunca da yerine götürüyor
hep aynı yüzler, hep aynı yöntemler
mekanlarını da çok iyi seçiyorlar
nasıl belirliyorlarsa, örneğin zabıtalar hiç onları görmüyor!
***
bizim sefa da az değil
gitmiş büyükşehir belediyesinin karşısına oturmuş
kentin göbeğinde dilenmesine rağmen hiçbir zabıtanın dikkatini çekmemiş
‘sen ne geziyorsun’ diye soran olmamış
***
işte benim adana’m böyle
bizim sefa bile kıyafetini değiştirip 139 lira topluyorsa
siz bir de yılların kıdemli dilencilerini cuma günü, cami önlerinde düşünün
belki yanlarında asgari ücretli üç beş kişi çalıştırıp ekonomiye katkı sağlıyorlardır da haberimiz yoktur
aslında bu dilencilerin peşine zabıtaları takacağınıza, maliye ekiplerini takın da mükellef olsunlar
belki köprü yaptırırken vergileriyle belediyenize katkıları olur!
belki de yoğunluktan yer bulamayanlar gidip köprünün giriş çıkışlarına otururlar
kim bilir!