‘babam
okulda
hademeydi
***
annem
çamaşıra
giderdi.
onun
bunun
çamaşırına
***
önüne
dağ gibi
çamaşır
yığarlardı
karşılığı bir lira
***
deterjan
yok o zamanlar
küllü su vardı.
küllü su elini
parçalardı.
***
akşam
bir lirayla
mutlu mutlu
gelirdi
***
o
yoksulluk
içinde annemin üç
çeşit yemeği vardı
etli bulgur
otlu bulgur
sütlü bulgur
***
etli
bulgur
dediğim
et yok!
***
annem
ekmeğin kabuğunu
kuyruk yağında
kızartırdı
bulgur
içine dizerdi,
Alllaahh, oldu
sana etli bulgur
çatır çutur yerdik
***
seyhan'ın
kıyısından
ebegümeci
toplardım, otlu
bulgur olurdu
***
sütlü
bulgur ise,
aslında ayranlı
bulgur, paramız
bir kase yoğurda
yeterdi, bir kase
yoğurda bolca
suyu karıştır
***
o
ayranı
yedi insanın
yiyeceği bulgura
karıştır, güya
sütlü bulgur
***
ama
dedim ya,
sevgi öylesine
çoktu ki evde,
sevgi karnımızı
doyuruyordu’
***
tek
tırnak
içindeki
cümleler
usta yazar
muzaffer
izgü’ye ait!
***
şimdi
siz bu
satırları
okuduktan
sonra yeni yıla
gireceksiniz ve
yılbaşını coşkuyla
kutlayacaksınız
kutlayın!
***
belki
yurt dışı
kaçamağı
yapıp bir güzel
eğleneceksiniz
eğlenin!
***
belki
yıldızı
çok bir
restoranda
artıklarınızla
afrika’da bir ülke
doyacak kadar
yemek yiyip
zıbaracaksınız
zıbarın!
***
belki
o gece
milyon
lira alacak
bir sanatçıyı
dinleyip, onunla
öz çekim yapacak
ve çevrenize ne kadar
zengin olduğunuzu
göstereceksiniz
gösterin!
***
belki
bir yatta
belki gemide
ultra lüks bir
yılbaşı kutlayıp
tüm kurtlarınızı
dökeceksiniz
dökün!
***
belki
bunların
tam tersi
mütevazı bir
sofrada aileniz
ile bir araya
geleceksiniz
gelin!
***
belki
inancınız
gereği hiç
bir şey yokmuş
gibi vurup kafayı
yatacaksınız
yatın!
***
ama
sabah
uyandığınızda
muzaffer
izgü gibi
bir ‘sevgi’
bulabilecek
misiniz?
***
bir de
ona
bakın!