Bilindiği üzere 24 Haziran tarihi için seçim kararı alınmış ve zaman yakın olduğundan seçim atmosferi başlamıştır. Seçmek ve seçilmek İslam dini için önemli başlık olmasına rağmen bu alanın İslami örnek, öneri ve tertiple gerçekleştiğini/gerçekleşeceğini söylemek saflık olacaktır. Buna karşın her tarafta demagojik de olsa bir demokrasi söylemi vardır. Demokrasiyle ilgili kıymetli değerlendirme ve tespitler konunun uzmanları tarafından yapılmış ve demokrasi hakkında her birimiz az veya çok bir fikir sahibiyiz. Demokrasi İslâm’a uyar mı? İslam’ın demokrasiye ihtiyacı var mı? Tam demokrasi mümkün mü? İslam demokrasiyi reddeder mi, gibi düşünceler mütemadiyen ifade edilmektedir. Bu ve benzeri düşüncelerden ziyade inkar edilemez üç husus söz konusudur. 1- Sözde dahi olsa demokrasi ölçüleriyle bir seçim öngörülmekte, 2- Öngörülen bu tarzla seçilecek olanların ülkeyi yönetecekleri, 3- Eğer toplumda yaşanılabilecek bir yaşam ve yönetim tarzı oluşacaksa İslam’ın bundan şikayet etmeyeceği gerçeğidir.
*****
Taraf işaret etmeden önce her birimizin yaşanabilecek bir gelecek ve idaresini inşa edeceğimizi idrak etmek zorundayız. Öncelik, birlik, huzur, hukukun üstünlüğü, toplumsal fayda ve gelişimler gibi değerler olmalıdır. Ortak bu paydalar kimi anlaşmazlık, ihtilaflar ve kişisel hesapların önüne geçmelidir. Kin, restleşme, fanatikliğin beslediği duygusal reflekslerin yerini aklı-selim almalıdır. Kim, hangi taraf ne tür prestij-makam peşinde olursa olsun yan yana gelme ve uzaklaşma tercihlerine feraset ile toplumsal (başkalarının da) yarar ölçüsüyle yaklaşmalıdırlar. Tercihler aklı-selim ve ferasetle olduğunda tabir caizse daha sonra diz dövülmez. Ancak heyecan, kin, restleşme, fanatizm, üstünlükle olan her duygusal etkileşim yanlış kararlar verildikten sonra pişman olmaya mahkum olacaktır. Bu unsurları tatmin aracı haline getirebilen ise etnik saikler, dini motifler, şekilsel argümanlar ve hep haklı/bilinçli hareket ettiklerini varsayan dürtülerdir. Bunun için her seçimden kısa zaman sonra meydana çıkmış (ve çıkması muhtemel) seçmenlerin ahvali devam edecektir: Önce seçmek sonra pişmanlık ve öfke duymak. ‘Bilinçli seçmen’ fikrini Başbakanlık dönemlerindeki seçim çalışmalarında merhum Ç. Başkanı Turgut Özal ifade etmiş ve aynı zamanda üç hürriyeti öne çıkarmıştı; ‘din, fikir, vicdan hürriyeti’, bunlar önemsenmelidir.
*****
Kur’an ayetleri ‘Bilenlerle bilmeyenler (39/9) ‘Görenlerle, görmeyenler bir olur mu’ (6/50) diye sorduğunda bilinçli bir tasavvura işaret ederek bunun kişi de inşa edilmesini umuyordu. Ayrıca Hz. Muhammed’ in; ‘Müminin ferasetinden sakının.’ hadisi de sadece seçim ve geçim için değil bütün olaylarda bir şahsiyete işaret idi. Bu hadisin günümüzdeki ifadesiyle şöyle çevrilmesi muhtemeldir ‘Kur’an İslam’ı ile şereflenmiş insan ve topluma bir şey dikte ettirilemez ve yutturulamaz.’ Eğer durum bunun tersi ise ve bir feraset sorunu yaşanıyorsa, din anlayışımıza bu konu için de bakmamız gerekecektir.
*****
Kitleler-İnsanlar, aldatılabilir mi yoksa aldanmak mı isterler sorusu sosyal-toplum bilimci ve psikanalizcilerin gündemini bir hayli meşgul etmiştir. Sonuç olarak ‘insanlar aldanmak isterler’ tezinde hemfikirdirler diyebiliriz. Yani insanlar birilerinin çıkıp onları aldatmalarını istemektedirler. Tarihten günümüze bu alanın boş kalmadığına ve özellikle duyguları aklın önüne geçmiş bizim gibi toplumlarda iş yaptırıldığına ayrıca şahidiz.
*****
“Onlar Allah’a ve ahiret gününe inanırlar, iyi ve doğru olanı teklif eder, kötü ve yanlış olandan sakındırırlar ve hayrlı işlerde (bir araya gelirler) yarışırlar. İşte bunar Salihlerdendir.” (3/114) Bir araya gelme ya da bilinçli seçmenden kasıt partilerin ittifak arayışları için işaret veya bunu bir ayetle kutsal bir savunmaya geçme anlayışından değildir; ayetlerin en iyi yol gösterici olduğundandır. İşin birebir muhatapları kendi çalışmalarını bilir ve hesaplarına göre davranırlar. Ve ne dersek diyelim seçimde din, etnik bir kimlik ya da ideolojik argümanlar ağırlıklı olacaktır. Ancak hem dinen hem modern/model dünyada, yönetmenin adı adalet ve liyakattir, milli çıkışlarla seçmene gidip yönetime talip olanlardan millet huzur ve sulh beklemektedir, ideolojilere ise seçmen güvenmemektedir.
*****
Tüm siyasi taraflarda seçilecek olanların anlamaya gayret edip unutmaması gerekli hakikat şudur ki; Türkiye’de, artık aldatılamaz, oyalanamaz, sorgulayan ve gerçeğe özlem duyan bir seçmen profilinin varlığıdır: seçilecekler üç kez düşünmek zorundalar, kendilerini, rakiplerini ve daha önce hesaba katmadıkları öz seçmenlerini.