Çok söylendi ve konu gündemden düşmedi düşmemeli de . İstanbul sözleşmesi...
Anlaşmanın içeriğini bilmeden ve kulağa hoş gelen "Kadın Hakları Savunucusu" diye adlandırılıp, insanları özellikle kadınları ve kadınlar içerisinde şiddete maruz kalanları daha da çok etkileyen İstanbul sözleşmesi.
Kadınların hakları savunulacakmış...?!
Doğru olan bir şeyi kendi menfaatin için yanlış diyemezsin.
Yanlış olana da doğru diyemezsin.
Doğruyu ve yanlışı ayırt etmede kendi çıkarlarını gözetmenin hangi sınıfa girdiğini ve verilecek hesabı gözardı etmemek gerekir.
Kadın haklarını savunmak için İstanbul sözleşmesi imzalandı diye kullanılan tabir tabi ki takdir edilir ve benimsenir.
Fakat bunun aslı böyle mi? gerçekler bu mu?
Anlaşmanın içeriğini tüm gerçekleriyle kaleme alan yıllarını yazarlıkla geçirmiş birine yakışıksız şekilde yakıştırmalarda bulunup suçlamalarla davalık ediliyor.
Abdurrahman DİLİPAK bilindiği gibi yılların gazetecisi olduğu gibi Dinin de taviz vermeyen işinin ehli olan kişi adaylığını koysaydı Milletvekili dahi olabilecek vasfa sahip ve parlamentoya layık kişilik sahibi fakat dini uğruna mücadeleden vazgeçmeyen, başörtüsü uğruna mücadele veren, ömrünü hizmete adamış bir kişinin; gerçekleri dile getirmesi suç unsuru olarak değerlendirilip kızları yaşındaki kişiler tarafından suç duyurusunda bulunuluyor.
Bu anlaşma bizim aile yapılanmamızı kuvvetlendiremez.
Bu anlaşma Aile ilmihali değildir.
Bu anlaşma Aileyi parçalamaktan başka bir şey de değildir.
Pankartlar açılıyor "kadın hakları" diye fakat asırlar önce kadınlara özel inen Nisa Suresi hiç akla gelmiyor.
Kadına en güzel hakkı Allah-u Teala kur'an-ı kerimde veriyor.
Hakkıyla yerine getiriliyor mu? Dikkate alınıyor mu?
Bu ayetler şimdiye kadar neden bu kadar önemsenmedi ve bu kadar gündeme taşınmadı...
Kamuda başörtüsü için mücadele edenler de kadın değilmiydi? ve onlarında kadın hakları yokmuydu? kendilerini gözyaşları ile savunmaktan başka çıkar yol bulamayan o zavallı kız öğrencilerimiz ve başörtüsünden dolayı eğitimine son verilen kız öğrencilerimizin kaybettikleri yıllarının telafisi mümkün mü?
Mevzu derin, konu uzun, yaralar iyileşmedi ve hesap günü olan Mahkeme - i Kübra bekleniyor. Asıl Hakim olan Hakim-i Mutlak Cenabı Allah Zül celal Hz. gerekeni yapacaktır.
Hayırlı işlerde hayırlı sonuçlara imza atabilmek duasıyla.