MUSTAFA ÖZKE
Elbette Adalet yılmaz, yılmamalı ama bu başka Adalet Yılmaz...
…
“Çocuklarına bir şeyler al benim için. Onları okut. Ama yalansız, dolansız, çok çalışarak helal lokma ile büyüt ve okut.
Atatürk’ün bana yaptığı gibi içlerindeki gücü fark etmelerini sağla.
Bir de vatanını, milletini sevmelerini öğütle onlara…”
Bu sözler, parasını öderken şoföre öğüt veren cumhuriyet tarihinin ilk kadın hakimlerinden Adalet Yılmaz’a ait.
“Yalansız, dolansız
Çok çalışarak
Helal lokma ile...” diyor
*****
Bu satırları okuduktan sonra bankamatikçileri düşündüm. Hiç işe gitmeden hesabına para yatırılanları, sağda solda gezdiği halde hiç izin kullanmamış gibi görünüp maaşına mesai yazdıranları, belediyenin tahsis ettiği arabayı kaynanası için semt pazarına gönderenleri, arkadaşlarının hakkını vereceği yerde o paradan kırpanları düşündüm...
Sizce, akşam eve gittiğinde yemeğe nasıl oturuyordur bunlar?.
Bu parayı çocuklarına nasıl yediriyordur?
Tüyü bitmemiş yetimin hakkı boğazlarından nasıl geçiyordur?
*****
Helal lokma deyince… Eksiden Ramazanların kendine has bir iklimi vardı. Veren el alan eli görmezdi. Yardımlar akşam karanlığında kimse görmeden yapılırdı. Zekat ve sadaka verilirken kimse incitilmezdi.
Kalabalık ailelerde sofranın başına oturulur, ezanın okunması beklenirdi.
O sıcacık ekmeğin bir lokmasını domates salatasına bandırmak için acele ederdi çocuklar.
Ve evin babası, çocuklarına helal lokma yedirmenin verdiği o muhteşem ruh haliyle herkesten sonra açardı iftarını…
Belki kebap olmazdı sofrada.
Ki belki etli yemek hiç olmazdı.
Ama çocuklar paylaştıkları ekmeğin kıymetini bilerek ne yerlerse ona şükrederlerdi.
Anne bile yemekleri adaletli dağıtırdı.
Hakim Adalet Yılmaz’ın kendini taşıyan şoföre emeğinden fazla para vermesi gibi…
*****
Şimdi iftar sofraları göstermelik
Yapılan hayırlar göstermelik.
Sadaka, fitre, bağış göstermelik
İki poşet yardım dağıtıyorlar. Bir de fotoğraflarını çekip gazetelere gönderiyorlar.
Kadınlar, çocuklar utançtan yüzlerini gizliyor.
Çocuğunuz olsa yardım verilirken görüntülenmesini ister misiniz?.
Eşinizi elinde poşetler yüzünü kapatırken görseniz ne düşünürsünüz?
Bir yardım yapıyorsunuz, üç kuruş sadaka veriyorsunuz sağır sultana duyuruyorsunuz.
“Bak çocuğum bak bizi çekiyorlar. Fotoğraf çeken ağabeyine bak” gibi hareketler yapıyorsunuz.
Her şeyiyle reklam kokuyor.
Sonra gidip Allaha secde ediyorsunuz.
Hangi kitapta var bu yaptıklarınız.
Kur’an yazar mı, İncil, Tevrat, Zebur… Hangisi.
Bir tas çorba ver. Sonra yanına otur fotoğraf çektir. Ramazan’da hayır yaptık diye öğün.
Adalet bunun neresinde…
Hakim Adalet Yılmaz gibi vatanını milletini seven biri bunu yapar mı?.
Yapacaksanız bir hayır, bırakın Allah ile aranızda kalsın.
Hadi bunu da geçtik.
Bu soytarılığı yapanlar sokakta adamım diye geziyor ya ona yanıyorum.