“Bizde sansür elzemdir, mevcudiyetini tenkit edenler yanılmaktadır. Bizdeki müesseseleri, garptakiler gibi mütalâa etmeye imkan yoktur. Belki orada kültürün daha yaygın olması sebebiyle, matbuatın tenkitleri tabii karşılanabilir. Fakat bizde henüz halk çok bilgisiz, çok saftır. Tebaamıza çocuk muamelesi etmeye mecburuz…” (Tebaa: Körü körüne inanan)
Böyle buyurmuş Abdülhamit Hazretleri.
Elbette o tarihten bu günlere Türkiye çok ilerleme gösterdi. Şimdi hiçbir sektörde sansür yok. Gazeteler istediği gibi yazıyor, televizyonlar istediği yayını yapıyor. Yazarlar yazdıklarından dolayı mahkemelerde sürünmüyor, cezaevine tıkılmıyor, işinden atılmıyor; demek isterdim ama o günlerden daha beterini yaşıyoruz.
Gazeteler, halkı bilgilendirme ve bilinçlendirme güçlerini bir yana bırakmış, savundukları düşünce yapılarının savaşını kazanma yarışına girmiştir.
Abdülhamit’in dediği gibi, “Bizde henüz halk çok bilgisiz, çok saftır.”
İktidar da ‘Tebaa’ya çocuk muamelesi’ etmektedir.
* * *
Görüyorsunuz, kendi düşünce yapısında davranan bir hakime iltifat edilirken, aksini düşünene dava açılıyor. Adliyede aynı koridoru paylaşan hakimler ve savcılar, birbirine düşman gözüyle bakıyor. ‘Seni bir elime geçirirsem’ der gibi kutuplaşmalar yaşanıyor.
Polisler deseniz linç ediliyor. Biri görevden alıyor, öteki istediği yere atıyor.
Bir mahkemenin tutukladığını, diğer mahkeme serbest bırakıyor. Serbest bırakanlara kötü gözle bakılıyor. Ki belki bu kararı veren hakim ve savcılar, aynı okulda okumuştur, aynı dönem arkadaşıdır ama bu insanlara bile bir anlamda gizli sansür uygulanıyor.
* * *
Öyle kirletilmiş bir dönemden geçiyoruz ki.
İşte belediye seçimlerinde yaşadık gördük.
Kim hangi partiden başkan adayı oldu, kim meclis üyeliğine seçildi anlayamadık.
Sırtını dönen partisinden ayrılıp bir başka partiye geçti. Hem de zıt kutuplu partilere.
‘Halk çok bilgisiz, çok saf’ ya biz de çabuk yuttuk.
Onlar da ‘çocuk muamelesi’ çektiler.
Bir anlamda oylara da sansür uyguladılar.
* * *
Başbakanını havaalanında kefenlerle karşılayan tebaanın bulunduğu bir ülkede, bunların yaşanması gayet normal aslında.
Adam kefenini giymiş, ‘istediğin gibi sansür uygulayabilirsin, kafana göre takılabilirsin’ diyor.
Başbakan ve eşi de mutluluktan onlara el sallıyor.
Bir bakıyorsunuz in’lerde, bir bakıyorsunuz outlarda haşmetlü!
* * *
‘Padişahım çok yaşa’ diyor millet.
Ne demişti Abdülhamit: “Halk çok bilgisiz, çok saf”
İşte önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimleri var.
Bakalım kim kime sansür uygulayacak.
Bakalım kim kime ‘padişahım çok yaşa’ diyecek.
Gazeteciler yazarlar bakalım kime el ense çekecek.
Kim in’lerde
Kim outlarda gezecek, göreceğiz.
Nasıl olsa bu halk…
‘Çok bilgisiz çok saf’
Hürriyet Kavgası’nda ne diyor Nazım Hikmet:
“Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.
Safları sıklaştırın çocuklar…”
Saf’ları sıklaştıralım!