– ‘Oğlum baban ne iş yapar?’
‘Yazar’ öğretmenim…
– ‘Ne yazar’
‘Siz söyleyin Sezar’ı bile yazar. Babamı görseniz; Roma İmparatorluğunu Sezar’la birlikte kurduğunu sanırsınız. Öyle bir ‘kopyala yapıştır’ yapıyor ki, kıskanırsınız. İsteyin sizi bile yazar’…
– Oğlum, baban beni tanımadan nasıl yazacak?
‘O da bir şey mi öğretmenim… Babam okuyup biraz kafa yorsaydı. Koyun Dolly’yi Ian Wilmut’tan önce kopyalardı’
*****
Yılmaz Özdil işte bu yüzden restini çekti.
Böyle karaktersiz kopyala yapıştırcıların ele geçirdiği sektörde, elbette Yılmaz Özdil ve onun gibi onurlu yazarların kalması beklenemezdi.
Şeyhine tapan mürit gibi cezbeye tutulması istendi ondan.
Yılmaz Özdil bu, yer mi?
‘Şu satırı çıkar, şu cümleyi ekle’
Al sen yaz o zaman!
*****
Yahya Kemal, ‘Rindlerin Ölümü’ndeki ‘Serin Selviler’i buluncaya kadar ömrünü verdi. Edebiyatta kılı kırk yaran ustanın, Rumelihisarı'ndaki mezar taşında yazan bu şiiri ve diğer eserleri, Nihat Sami Banarlı tarafından derlendi.
Ve en önemlisi, Yahya Kemal'in sağlığında hiçbir kitabı yayımlanmadı.
Günümüze gelirsek; asalakların cirit attığı bu düzende, Yahya Kemal’in kestiği tırnak bile olamayacak kadar kapasitesiz yazar müsveddeleri, kısa sürede 50 kitap birden çıkardı.
Ve bu kokuşmuş sistem, bunları adam yerine koydu!
*****
Bir Yahya Kemal’e bakın
Bir de kopyala yapıştırla 50 kitap sahibi olanlara.
Jölesiyle ölesiye sahte kabadayılık yapanlara.
Yalakalıkta sınır tanımayan züppelere.
Yazarım diye ortalıkta dolaşanlara.
Üst düzey makam mevki verilenlere.
Çok satan gazetelerde köşe açılanlara.
Bilmem hangi şirkette yönetim kurulu üyesi yapılanlara.
Kurumlarda yüksek maaşla çalışanlara, bakın.
Böylelerinin olduğu yerde Yılmaz Özdil’in ne işi var?.
*****
Simide gevrek, çekirdeğe çiğdem ve domatese domat demeyen birini bulurlar artık.
Yengen’i yemeyen!