İnternetten kopyaladığını yapıştırıp yazarım diye ortalıkta dolaşanları adam yerine koyan bu sistem, okumadan yazan ve yazdığını bile okumayan yeni insan türleri yarattı.
Daha kitabı bile basılmadan yapılan reklamlarla bir milyon okuyucuya ulaşan sözde yazarlarımızın artması bu yüzdendir.
Kitap bir milyon basıyor, bir milyon satıyor.
Demek ki bu halka, ne kadar basarsanız basın o kadar kitabı satabiliyorsunuz. Kitap fuarlarında güya milyonlarca kitap satılıyor. İmza günlerinde
millet kuyruğa giriyor.
Madem öyle, insanlarımız neden karanlıkta meşale ile ‘aydın’ arıyorlar.
Çünkü alınan kitaplar okunmuyor.
Sen yazar olarak internetten kopyaladığını kitap diye yutturmaya çalışırsan, o halk seni ciddiye alır mı?.
Sözüm ona bazı yayınevleri para kazanma hırsıyla kantarın topuzunu kaçırıyor.
İnanın, binlerce kitap sattığını söyleyen bu yazar müsveddelerini Yaşar Kemal’in eline verseniz, ilkokul 4’ten 5’e geçirmez.
****
Belki size çok basit bir örnek gibi gelecek ama…
Henüz dünyada eşine rastlanılmayan o büyük dehanın yarattığı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı var ya.
İşte bu muhteşem bayramı coşkuyla kutladık.
Bu gün dolayısıyla politikacılar basın bültenleri hazırlatıp gazetelere göndermişler.
Biri gözüme çarptı.
Bakın ne yazılmış: “İl Başkanı …… Yeni, 23 Nisan mesajında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışının 94’üncü yıldönümünü her zamanki gibi hep
beraber coşkuyla kutladıklarını belirterek, “23 Nisan 1920, hepimiz için büyük bir gurur günüdür. Geleceğimizin teminatı çocuklarımızın bayramı
olmasının yanında, milletimiz ve ülkemiz için tarihi bir dönüm noktasını ifade etmektedir” dedi. 23 Nisan 1920'nin, aziz millet için tarihi değer taşıyan
bir dönüm noktasını ifade ettiğine dikkati çeken ………. Yağcı, 23 Nisan 1920'nin Türkiye'yi işgal etme teşebbüsleri karşısında, Türk milletinin
egemenliğini eline aldığı, vatanına sahip çıktığı günü simgelediğini kaydetti.”
Yeni’den girmiş Yağcı’dan çıkmış.
Bu nasıl olmuştur;
Bir, bülteni hazırlayan, önceki başkanın yazısını alıp kopyalamış ve hiç okumadan yeni bülteni onun üzerine yapıştırmıştır.
İki, bülteni hazırlayan kendi okumadığı gibi, hazırladığı kişiye bile bu bülteni okutmamıştır.
Üç, il başkanı kendi adını taşıyan bülteni ne görmüş ne okumuştur. Bülten öylece servis edilmiştir.
Dört, bülteni hazırlayanın dediği gibi ‘Olmuşsa olmuştur.’
İşte size kopyala yapıştır mantığının bir ürünü.
Bırakın 23 Nisan’ı kutlamayı.
Gönderdikleri mesajı bile okumuyorlar.
****
Bu halk var ya bu halk..
23 Nisan kutlaması diye bu yazılanlara da bakmıştır ama Yeni ile Yağcı’nın farkına bile varamamıştır.
Çünkü okumamıştır, sadece bakmıştır. Binlerce kitap satan yazar müsveddelerinin, eserlerini okumadığı gibi.
Bunlar okumadan yazan, yazdığını okumayan tipler.
Anlayacağınız Yeni Yağcı’lar…
İşinize gelirse!