4 ay önce ''Asrın Felaketi'' olarak nitelendirilen, büyük bir deprem yaşadık.
Sabaha karşı insanları ansızın yatağında bulan felaket, ömrümüz boyunca aklımızdan çıkmayacak bir yer edindi hafızalarımızda.
Aslında bu felaketle birlikte bizlerin de bu dünyada kalıcı olmadığı, elimizdekilerinde bir gün yok olacağını anladık veya anlamış olduk.
****
Yarınımızın garantisi olmadan bazı şeylerde o kadar çok hak iddia edip, kalp kırıyoruz ki..
Niçin peki? Yada ne uğruna?
Yaşadığımız zor durumu örnek vermek istemiyorum ama yeterince açık değil mi verdiği mesaj?
***
Büyük felaketin üzerinden 4 ay geçti.
Unutmak için uzun bir süre değil mi?
Tabii vicdan ve merhameti olan için süre farketmez..
***
Gözlemlerime göre üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen hala arsızlığımız devam ediyor.
Depremden sonra bir nebze olsun düzeliriz dedik ama yok.
İnsanlar her zaman olduğu gibi kriz zamanlarını fırsata çevirme peşine düştü.
Deprem bölgelerindeki hasar alan binaları yağmalayanlar, ev fiyatlarını arttıran vicdansız ev sahipleri, depremzedeleri dolandıranlar, depremzedeleri arayıp dalga geçenler ve daha niceleri...
İnanın bunlardan bahsederken bile yüreğim sıkışıyor.
***
Evet, büyük bir felaket yaşadık.
Yaşadığımız zorlukların bizi birbirimize kenetlemesi gerekirken biz, pamuk ipliğine bağlı bağlarımızı direk koparıveriyoruz.
Çıkarlarımız uğruna kalp kırıyor, insanların acılarından besleniyoruz.
Ama şunu unutmayın ki, bugün yaptığınız kötülükler yarın sizin boynunuza urgan gibi dolanır.
İşte bu yüzden o an gözünüzü bürüyen hırsınızın kurbanı olmak yerine insanlığınızı hatırlayın, elinizi vicdanınıza koyun ve ona göre hareket edin.
Yoksa bir anlık hırsınız ömrünüz boyunca boynunuza dolanan bir urgan gibi kalır üzerinizde..