İnsanlar olarak sağlığımızın ve sevdiklerimizin kıymetini bilmiyoruz.
Ya da çok geç anlıyor, o zamanda elimizden kayıp gitmesini izliyoruz.
**
Mesela sevdiklerimizi ele alacak olursak,
onlara kızıyor, öfkeleniyor, hatta kalplerini kırmaktan çekinmiyoruz.
O an ki sinirle kalplerini kırmaktan çekinmiyor, hatta tavır alıp konuşmuyoruz bile.
Belkide günlerce, aylarca sürüyor bu kızgınlık ve kırgınlık.
Ama gün geliyor ki, hayat yaptığımız bu hatayı öyle bir gözümüzün önüne seriyor ki, ne yaptığımızın ancak o zaman idrakine varabiliyoruz.
**
Oysaki hayat, birbirimize acımasızca davranamayacağımız kadar kısa.
Bugün kalbini kırdığımız bir insan yarın belkide olmayacak.
Kalplerini kırdığımız vakit bunu göz önünde bulundurabiliyor muyuz?
Onları üzerken, ne yaptığımızın farkına varabiliyor muyuz?
Yada kendi kızgınlığımızın üzerini örtüp sıkıca sarabiliyor muyuz onları?
**
Yaşadıkları anlarda kımyetlerini bilmiyor, kaybettikten sonra da av vah ediyoruz.
Hatta bazıları, kaybettikten sonra ''Keşke''lere sığınıyor.
Çünkü artık yapacak bir şeyi yok.
Giden gidiyor, geriye de sancısı kalıyor.
**
İşte bu yüzden “Keşke”lere kalmadan sevdiklerimizin kıymetini bilmeliyiz.
Yoksa yarın çok geç olabilir…