Günler ayları, aylar yılları, yıllar da ömrümüzü kovalıyor.
Bir yaprak misali ordan oraya savrulan bireyler, ne uğruna ömrünü tükettiğinden habersiz yaşıyor.
Doğumdan itibaren başlayan yaşam savaşımız ölene dek sürüyor.
Peki ne için ömrümüzü tüketiyor veya ne uğruna savaş veriyoruz?
Durup hiç kendimize sorma fırsatımız oldu mu?
Kendimizi sorguladık mı hiç?
Bunun cevabı kişiden kişiye değişir.
**
Baktığımız zaman herkesin bir mücadelesi var.
Kiminin sağlıkla, kiminin parayla, kimiyle eğitimler, kiminin de kendiyle.
Hayat, bizleri bir yaprak misali savururken verdiğimiz mücadelerde ona göre oluyor.
Bir şeyler elde etmek için sürekli mücadele etmek, çalışmak zorundayız.
Misal evi geçindirmek için bir işte çalışmalıyız.
Ama hangi iş olduğu, nasıl olduğu kişiye bağlıdır.
Kimi farkında olup kendini geliştirip, kendi mesleğini yapar.
Kimi de küçüklükten itibaren kendisine öğretilen işe atılır.
Çalışır, çalışır, ve daha çok çalışırız.
Kendimizi heba edercesine, kendimizden ödün verircesine o işe dört elle sarılırız.
İşini sevmek, sorumluluklarının farkında olmak elbette güzel ama bunu kendimize yük etmemek daha önemli.
Çünkü bu hayatta kendimizden başka sığınabileceğimiz dal, gidebileceğimiz sığınak yok.
Kişiler gelir, geçer ama kendimiz hep kalırız.
Bu yüzden hayattaki en önemli yatırımımız kendimize olmalı.
Önce kendimizi sevmeli, önce kendimize değer vermeliyiz.