Sabah ezanı okunurken, minarenin ucunda duran minik bir serçe gibi titriyordu şehir.
Manyaların süslenmiş demli sözleri kubbelerinden süzülen damlalar, sanki gökyüzünün gözyaşlarıydı. Çünkü bugün bir bayram sabahıydı… Ve bayram, sadece yeni kıyafetle değil; yıkanmış yürekle kutlanırdı.
Bayramın dili anlatıyor, Aslında. Konuşmazdı, ama kalbe fısıldardı:
"Bir yetimin başını okşa, bir büyüğün elini öp, kalbi kırık olanı ara, küs olanı barıştır."
Ahmet, henüz sekiz yaşındaydı. Annesinin eski bir şalıyla sarmalanmıştı. Babası geçen kış gitmişti. Geri dönmeyecek kadar uzak bir yere... Ama annesi, “Bugün bayram, gül Ahmet’im” dedi.
Ahmet annesinin elini tuttu, ama o sırada kapı çaldı. Mahallenin esnaflarından Hasan Amca, elinde bir poşetle kapıda belirdi. İçinde bir çift yeni ayakkabı, bir kutu çikolata ve Ahmet’e özel bir bayram harçlığı…
Ahmet’in gözleri parladı. Sadece çikolata için değil… İlk defa "görülmüş" olduğu için.
Hasan Amca’nın elini öptü. Ardından sarıldılar. Bayram sessizce gülümsedi:
"İşte şimdi bayram oldum ben" dedi.
"İşte şimdi minarenin ucundaki alemler bile dua okuyor üzerinizde."
Bayramın Kalbidir Gönül almak
Bayramdır, kuşlar bile sevinçle uçar,
Minareler yazar, kalpler ezgi saçar.
Bir çocuğun gözünde umut tomurcuk,
Yitmiş ne varsa, bir tebessümde çıkar.
Giyinmiş mahalle, kuşanmış sabah,
Sevgiyle yıkanır sokaklar, evler.
Bayram; bir başı okşamakla başlar,
Bir "unutmadım" sözünde gizlidir meğer.
Yetimin gülüşü, bayramın sesidir,
Paylaşılan lokma, en büyük hediyedir.
Bayramda en kıymetli armağan,
Bir dostun yüreğinde yer edebilmektir.
Ey dost, bayramın mübarek olsun,
Bir selam, bir dua yollasın yolun.
Bugün bayram, yaşa kalbinle tam,
Bayram bayram olur, "gönülden" olan tamam.
Yorumlar
Kalan Karakter: