Zamanın behrinde dervişe sormuşlar;
"Hangi müzik haramdır" diye.
Derviş şöyle cevap vermiş;
"Zenginlerin sofrasından fakirlere ulaşan kaşık sesleridir, asıl haram olan."
Komşusu açken tıka basa zıkkımlanmaktır, haram olan.
Açlıktan, susuzluktan üzerlerine sineklerin konduğu, Afrika'lı, Asya'lı, Yemen'li aç çocukları görmezden gelmektedir, asıl haram olan.
Zindanlarda haksız yere tutulan binlerce insanın sesine sağır olmaktır, haram olan.
Çete, mafya ve siyasetçi ilişkilerini meşru gören anlayışın ta kendisidir, asıl haram olan.
Mağdurların mazlumların haklarını gaspetmektir.
Din anlayışıyla halkı kandırmaktır, asıl haram olan.
"Bir kereden bir şey olmaz" diyen alçakların hâlâ aldıkları o maaştır, haram olan.
İşsiz, aşsız, kimsesiz, çaresiz halkların hakkını yemektir, asıl haram olan.
Çevre katliamına sebep olanların cebine giren paralar, üç beş kan emici maden patronuna peşkeş çekilen ihalelerden elde edilen kazançtır, haram olan.
Enkazda günlerce insanları ölüme terk etmektir. Ev diye insanlara ölüm satanların oturdukları malikanelerdir, asıl haram olan.
Çadır satmaktır, insanları sokakta, soğukta bekletmektir, bir battaniyeye muhtaç binlerce insanı görmezden gelmektir, haram olan.
İnsanların sefaletinden kendilerine saltanat kurmaktır, asıl haram olan.
Yokluk, yoksulluk, çaresizlik cenderesine toplumu mahkum etmektir.
Yetimin, kimsesizin bir lokmasına göz dikmektir, haram olan.
Beytülmalı zimmetlerine geçiren siyasetçinin çocuklarına bıraktığı mirastır, asıl haram olan.
SMA‘lı çocukların ölmelerine seyirci kalmaktır.
Kadın cinayetlerine kör, sağır olmak, caydırıcı cezalar vermemek ve göz yummaktır, asıl haram olan.
Çaresiz kız çocuklarını, tarikat odalarına hapsetmektir, haram olan.
Erkek çocuklarının mağdur edildiği tacize, tecavüze sessiz kalmaktır, asıl haram olan.
Hırsızlık, dolandırıcılık, üçkağıtçılık, canilik, zalimlik, zorbalık, haysiyetsizlik, şerefsizlik, adilik, namussuzluktur, asıl haram olan.
Dicle’nin ve Fıratın kenarında kaybolmuş koyun sürülerine çare bulamamaktır, haram olan.
Vay o namaz kılanların, hacca gidenlerin, zekât verenlerin haline.
Onlar ;
"Yetimin hakkını yerler, devletin malını zimmetlerine geçirirler, torpil yapar, ihaleyi yandaşa verirler. Liyakatsiz, haksız, hukuksuz atamalar yaparlar. Rüşvet verir ve alırlar. İnsanları suçsuz yere hapislerde tutar, adalet üzere yönetmezler. "
Derviş demiş, bizler demişiz ama, ne fayda.
Onlar bildiklerini okumuş, devletin malı deniz demiş ve yemeye devam etmiş.
Gerçekten çok doğru… kalemine sağlık