Bugün gazetenin mail hesabından gelen basın bültenlerine bakarken CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer'in basın bülteni dikkatimi çekti.
Basın bülteninde; Adana'daki uyuşturucu oranları, uyuşturucu kullanım yaşının 13-14 yaşlara düştüğü ve her hafta uyuşturucu operasyonu yapıldığından bahsediyordu.
**
Maalesef ki şuan gündemimizde olan ve hergün yüz yüze geldiğimiz bu gerçek tekrar yüzüme çarptı.
Bu acı gerçek artık kentimizin acılı yarası oldu.
Sosyal medya hesaplarında dahi uyuşturucu alan gençlerin kendinden geçtiği haller, kendilerine zarar verdikleri anların görüntüleriyle kaynıyor.
Sadece kentimize özgü değil elbette bu durum.
Ancak şuanda kentimiz böyle haberlerle anılıyor.
**
Basın bültenindeki bir paragrafta gençlerin düştüğü bataklık şöyle anlatılıyor;
“Adana’da Uyuşturucu Kullanım Yaşı 13’e kadar düştü. Ekonomik kriz, işsizlik, hayat pahalılığı ve özellikle demografik yapıyı bozan mülteci sorunu nedeniyle Adana’mızda gençlerimiz sentetik uyuşturucu tuzağının ağına düşüyor. Neredeyse her hafta Adana’da uyuşturucu operasyonları yapılıyor ancak bu operasyonlarda sadece torbacılar tutuklanıyor. Baronlar ise adeta kollanıyor.''
**
Gün geçtikçe artan ve artık önüne geçilemez hale gelen bu bataklık, gençlerimizi içine çekmeye devam ediyor.
Gençlerimiz birer birer elimizden kayarken, onlara el uzatmak ise bizlerin görevi.
Uzatmadığımız her el, onları bataklağa saplayan bir itiştir.
İşte bu yüzden gençlerimizin elini sıkı sıkıya tutmalı ve bataklığa saplanmalarına müsaade etmemeliyiz.
**
Asayişin sağlanmadığı bir şehirde ne can güvenliği ne de refah bir yaşam olur.
Günübirlik yapılan uyuşturucu operasyonlarının yanı sıra gençleri bu bataklıktan kurtaracak projeler de üretilmeli.
Misal; ilçe belediyeler meslek liselerindeki öğrenciler gibi bu gençlerimizin de hem öğrenip hem kazanacakları yerler açabilir.
Onları istihdam sağlayıp ellerinden tutabilirler.
Misal; açılan spor komplekslerinde bu gençlerin vakit geçirmesine yönelik faaliyetler yapılabilir.
Gençler, akranlarıyla birlikte vakit geçirip, farklı ortamlarda bulunduğu müddetçe bu illetten uzak kalacaktır.
**
Öte yandan şimdilerde gündem olan Netflix dizisi ''Şahmaran''da dahi kentimizin birçok olanakları yok sayılarak gösterilmiş, adeta yoksunluğun şehri olarak lanse edilmişiz.
Halbuki sadece havasının değil, insanlarının da sıcak olduğu bir kent Adana.
Ama bu sıcaklığı ne dizilerde, ne sosyal medyada ne de ağızlardan duyuyoruz...
Bu yüzdendir ki, insanlar hep bir önyargıyla yaklaşıyor, korkuyor.
Her görünen arkasında başka bir yüz vardır derler ya.
İşte bu yüzden önyargıyla yaklaşan insanlara şunu demek istiyorum:
'' Önyargıyla yaklaşmak yerine, karnaval zamanında şehrimize gelin ve rengarenk görüntülerle iç içe olun. Bu sıcak yüzü görmek için önce şehrimizi ziyaret edin sonra karar verin.''