İnsan, yaşam ve öüm arasındaki sınırda dolanan bir varlık.
Tam 8 gün önce Kahramanmaraş merkezli 10 ilde meydana gelen büyük felaket sonrası bunu daha iyi anladık.
Tam 8 gün önce bugün; büyük felaketin bizi uykumuzda vurduğu, binlerce binanın yıkılıp, binlerce insanın enkaz altında kaldığı kara gün.
**
Binlerce bina yıkıldı.
Binlerce insan öldü.
Şehirler yok oldu.
İnsanlar enkaz altında kaldı.
Kentlerde yaşam durdu.
**
Büyük felaketin ardından tam 8 gün geçti.
Bu günler nasıl geçti derseniz, ne siz sorun ne ben söyleyeyim.
Çünkü, geçmedi, geçmiyor.
Saatler ilerliyor, günler geçiyor ama artık yaşamın bizim için anlamı yok.
**
Yaşanan felaket sonrası insan yaşadığına dahi sevinemiyor.
Zaten sevinemez de.
Her yerde acı varken bizim yüreğimiz nasıl sevinç görsün?
Yüreklerdeki yangın gün geçtikçe katmerlenirken, nasıl mutlu olalım?
Canlarımız hala enkaz altında yaşam mücadelesi verirken, olamayız da..
Çünkü, yüreğimizde ölenlerin yası var.
Hala enkaz altında olupta bir umut yaşıyordur diye müjdeli haberlerini duymak istediğimiz insanlar var.
Artık kalbimiz enkaz altında atıyor.
Biz, yaşamıyoruz ayakta duruyoruz sadece.
Yüreğimizde yaşamanın sevinci değil, ölümün sancısı var artık.