Ülkemizin kanayan yarası haline gelen kadın cinayetlerinin ardı arkası kesilmiyor.
Gün geçmiyor ki bir kadın cinayetiyle uyanmayalım.
**
Peki soruyorum şimdi; sahiden sevmek mi bu?
Öldürecek kadar mı seviyoruz?
Her şeyin fazlası zarar derken sevginin değil diye düşünürüz belki.
Ama artık o kadar değersizleşti, o kadar ayaklar altına alındı ki, bu tehlikeli boyutlara kadar ulaştı.
**
Neden tadında yaşayamıyoruz bu güzellikleri?
Neden her şeyi abartarak yapıyoruz?
Neden en güzel duygularımıza leke sürüyoruz, kan akıtıyoruz?
**
Hepsi bencillikten sanırı.
Karşılık alamamaktan korkmaktan,sindirememekten, kabullenememekten..
'Benim ne istediğim önemli' demekten.
'Ben seviyorsam, oda sevecek.' düşüncesinin zehirli bir sarmaşık misali sardığı bir zihniyet mevcut çünkü.
Eski yeşil çam filmlerindeki, "Ya benimsin ya toprağın" cümlesi bugün uygulanıyor.
**
İkili ilişkilere baktığımızda ise neye uğradığımızı şaşırıyoruz.
Aradaki kıskançlıklar, kısıtlamalar, 'sen yapamazsın, ben yaparım'lar almış başını gitmiş.
Çünkü aradaki güven pamuk ipliğine bağlı halde.
Çünkü kimse kimseye güvenmiyor.
Çünkü güven adı altında kıskanarak,kısıtlayarak ,hesap sorarak, zarar vererek, güvensiz bir şekilde seviyoruz!
**
Oysa gerçek sevmek böyle olmamalı.
İncitmemeli,zarar vermemeli, el üstünde tutmalı.
**
Karşılık beklemeden sevmek, çıkarsızca, sessizce, zarar vermeden yalnızca sevmek.
Ah ne güzel bir duygudur.
En son ne zaman yaşadık kim bilir?
**
Yaşamalı ve yaşatmalı!
Tüm güzel duyguların bizim için olduğunu bilerek yaşamalı!
Ve öyle de yaşatmalı!
Severek, kırmayarak, üzmeyerek, zarar vermeyerek seve seve yaşamalı ve yaşatmalı!