“Amerika’nın egemen sınıfının sevdiği savaş suçlusu Henry Kissinger”
Karanlıklarda uyumasını temenni ettiğim kişi ABD Eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’dan başkası değil merak etmeyin..
Kalın özlükleriyle gazetelerin birinci sayfasından düşmeyen Kissinger’ın ölümü kendi ülkesinde üzüntüyle karşılanmış olabilir ama kendi “haydut devlet”i onun ölümüne yas tutadursun onun mazlum milletlerce zulümlere, soykırımlara ve katliamlara dolaylı dolaysız katkı sağlayan biri olarak hatırlanacağı kesin.
Bu savaş suçlusu adamın Dünya’nın şuan ki çekilmezliğine olan katkısını tarihi okuyanlar az çok bilirler.
Zaten “Irak kasabı” Eski Başkan George W. Bush’un, bu şahsın ölümünden sonra “Amerika dış ilişkilerdeki en güvenilir seslerden birini kaybetti" şeklinde üzüntülerini sunmasının ve yas tutmasının sebebi de mazlum kanlarıyla doldurdukları kadehlerini tokuşturmalarından dolayıdır.
İşin tuhafı Çin’in ve halkının bu şahsın ölümünden sonra üzüntülerini paylaşıp yas tutmasıdır. Temmuz 1971’de Komünist Pekin’ gizli bir ziyaret gerçekleştirip ABD ile Çin arasındaki ilişkileri iyileştirmesi ve Çin’in dünya ekonomisinde bir güç haline gelmesindeki etkisini Çinliler iyi biliyor olmalı.
Tabi Çinliler için Laos ve Kamboçya katliamları çok da önemli değildir. Öyle ya Kissinger bir yandan Çin’le ilişkileri genişletirken diğer yandan Vietnam bataklığından çıkış için buraların bombalanması için ön ayak olmuş ve binlerce kişi bu bombalardan dolayı ölmüştü. Siyonist Yahudilerin karakteristik özelliğidir havadan ya da uzaktan sivillere bomba yağdırmak. Bu gelenek ve karakter bu gün de devam ediyor.
O gün de ABD Laos'a iki milyon ton bomba atmıştı. O gün sadece Laos’a attığı bombalar tüm İkinci Dünya Savaşı sürecinde Avrupa ve Asya’ya attığı bombalara eşitti. Tıpkı bu günkü İsrailli terörsitlerin söylemleri gibi söylemler o dönemde komünistler için söyleniyordu; “onları Taş Devri'ne kadar bombalayacağız.."
Sadece Laos’la sınırlı kalmamıştı ABD. Aynı şekilde Kamboçya’yı da bombalamıştı. 1970'ten 1973'e kadar süren bombalamalardan 30.000 ila 500.000 arasında insan hayatını kaybetmişti. Sözüm ona kendileri gibi vahşi Kızılkemerleri yok etmek için atılıyordu bu bombalar. Ama ne var ki onlar bomba attıkça kırsaldan Kızılkemerlere olan destek de gittikçe artıyordu. Hal böyle olunca ABD’nin bombaladıkları ve yok etmek istedikleri Kızılkemelerlere el altından destek verip vermediği soru işareti olarak kafalarda yer edecektir.
Tüm bu olyların yaşandığı dönemde ABD Dışişleri Bakanı ve tabi ki Yahudi Kissinger’dı. Kissinger’ın geride bıraktığı kanlı ve karanlık geçmişinde yaşananlar bunlardan ibaret değildi elbette.
Mesela Şili ve Arjantin’de sol hükümetlere karşı CIA destekli darbelerin olması ve bu ülke halklarının ekonomik ve siyasi istikrarsızlığa ve yokluğa mahkum edilmesi de onun geçmişinde yer alan kesitlerden bir kaçıydı.
Ortadoğu’ya el atmadan durur mu Kissinger; özellikle 1973 Yom Kippur savaşında İsrail’e silah ikmali yapmak için Nikel Çimen Operasyonu’nu gerçekleştirme fikri de buna aitti. Tabi İsrail’in varlığını güvence altında aldıktan sonra da “mekik diplomasisi” yaparak sözüm ona bölgeye İsrail’in güvenliğini sağlayacak şekilde barış getirme çabasına da girişmişti.
İşte Mısır’ın halen devam eden “ABD boyunduruğu” bu dönemde gerçekleşen “mekik diplomasisi ”ile başlamıştı.
Geçmişi bunlarla da sınırlı değildi Kissinger’ın; Endonezya’nın Doğu Timor’u ele geçirip 24 yıllık katliamına âdeta davetiye çıkaran politikalar güttü, şimdiki adı Bangladeş olan o dönemin Doğu Pakistan’ındaki vahşete, soykırıma ve toplu tecavüzlere çanak tuttu, Angola’daki iç savaşa müdahil olup kendine yakın gördüğünü destekledi.
Ama tüm bu karanlık geçmişe rağmen 1973'te Vietnam'da ateşkesin müzakere edilmesindeki rolü nedeniyle Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldü.
Onun karanlık geçmişini unutmayan medya da vardı elbette. Mesela Rolling Stone Dergisi bunlardan biridir. Attığı manşet ise oldukça anlamlıdır: “Amerika’nın egemen sınıfının sevdiği savaş suçlusu Henry Kissinger sonunda ölüyor."
Akademisyenler de farkındaydı onun kanlı geçmişinin.
Örneğin Arizona State Üniversitesi'nden akademisyen Sophal Ear "Henry Kissinger'ın bombalama kampanyası muhtemelen yüz binlerce Kamboçyalıyı öldürdü ve Kızıl Khmerlerin yıkımına giden yolu açtı. Kissinger'ın gözetiminde Kamboçya'ya atılan misket bombaları, karşılarına çıkan her erkek, kadın veya çocuğun hayatını mahvetmeye devam ediyor” şeklinde yazı kaleme almaktan çekinmedi.
Özetle Soğuk Savaş sonrası dönemin şekillenmesinde ve bu şekillenmede “amaca ulaşmak için her yolu” denemeyi mubah gören Siyonist bir kişilikten öte değildi Kissınger. Her ne kadar Türk-Yunan ihtilaflarında Türkiye yanında yer almış ve Vietnam savaşını bitirecek hamlelerde bulunmuşsa da –öldüğünde- geride hatırlanacak sayısız vahşetlere imza attığı veya göz yumduğu bilinen bir gerçektir.