Bizdeki İhracat yaygarasını ve de önemsiz gösterilen “kısıtlama kararı”nı bir de İsraillilerden dinleyin.
Türkiye’nin İsrail’e yönelik ihracatı konusu özellikle mayalarında muhafazakarlık” yatanlar tarafından defalarca ve de haksızca yaygara ve siyasi malzeme konusu yapılmış ve bu “siyasi malzemeye” ya da iddiayı çürütecek bir çok açıklama ve paylaşım yapılmış ama siyasi rant getirisi oldukça yüksek olduğu görülünce bu iddialara devam edilmişti. Bakalım sözüm ona fahiş şekilde ihracat yapıldığı iddiayla ilgili o sözde ihraç mallarını ithal eden muhatabı yani İsrail’in bizatihi kendisi bunu nasıl değerlendiriyor.
İsrail Globes gazetesi Türkiye’nin ihracat kısıtlaması kararını değerlendirirken bizdeki “yaygaracı tayfa”nın aksine ilginç bilgiler veriyor.
Gazete “kendine güvenen uzman”(en azından çeviri böyle) başlıklı yazısında İsrail-Türkiye Ticaret Odası Başkanı Gad Shushan’nın değerlendirmesine yer vermiş. Ve İsrail’deki ithalatçıların kısıtlamaya yönelik nasıl bir tepki verdiğini de anlatmış.
Gad Shushan’nın ilk cümlesi dikkatimi çekiyor: “Bu karar, bu yılın ilk çeyreğinde Türkiye'nin İsrail'e yaptığı ihracat hacminin geçen yılın aynı dönemine göre %38 oranında azalması sonrasında alındı.” Diye başlıyor cümleye. Bu cümleden bizdeki “İsrail ve İhracat uzmanı(!)” muhafazakâr tayfanın aslında yaygara kopardıkları iddialarının ne denli bilinçsiz ve tamamıyla siyasi rant devşirme –ki siyasi rant devşirilen konunun içinde 30 binden fazla şehadet şerbeti içenler var- uğruna yapıldığını anlamak çok zor olmasa gerek.
Gad Shushan Türkiye’nin kısıtlama ya da ambargo uygulamasının yapıldığı zamanda İsrail’in bunlara karşı aldığı önlemlerinin olmadığını ve tamamen hazırlıksız bir biçimde yakalandıklarını üstüne basa basa söylüyor. Bunun yanında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zamanlamasının bu bağlamda hassasiyet içerdiğini göz ardı etmediğini de vurgulamadan geçmiyor tabi.
Gad Shushan Yirmi yılı aşkın süredir Türkiye ile ticaret yapan ve Ankara ile en iyi ilişkilere sahip İsrailli isimlerden biri olarak kabul ediliyor.
Shushan İsrailli ithalatçıların serzenişlerini dile getirirken ithalatçıların bizdeki (siyasi) rantçı tayfanın aksine bunun Türkler tarafından atılan ilk adım olmadığını söylediğine yer veriyor.
Shushan’la yapılan röportajda alt bir başlık atılmış: "Hiç şüphe yok ki Türklerin elinde daha çok şey var.”
Bu “çok şey” dediklerinin kısıtlanması durumunda ise İsrail’deki enflasyon artışına katkı sunacağı konusunda İsrailli ithalatçıların hemen hemen tamamı hemfikir gibi görünüyor. Umdukları tek şey ise bunun tamamen siyasi bir açıklama olarak kalması..En azından temennileri bunlar. Ama alınan kararların hemen uygulamaya girmiş olması bu temennileri boşa çıkarmış görünüyor.
Yazı, İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz’ın Dışişleri Bakanlığı Ekonomi Dairesi'ne, İsrail'in Türkiye'nin ihracatını engelleyeceği ürünlerin kapsamlı bir listesini hazırlama talimatı verdiğine yer veriyor.
Shushan ise "dikkatli olmalısınız. Artık siyasi açıklamalar çok hassastır.” Şeklinde uyarıda bulanarak Türkiye’nin kararının ciddiye alınması gerektiği konusunda siyasilerini uyarıyor.
Kendisine yöneltilen “Bunun birkaç adımdan ilki olduğundan endişeleniyor musunuz?” sorusuna da “
"Türkler bunun birkaç adımdan ilki olduğunu kendileri ifade etti. Birkaç adım planladıklarını ve daha fazlasının hazır olduğuna şüphe yok dediler. Ticaret savaşı başlatmayalım çünkü bundan kimse kârlı çıkmaz. Türklere de şunu söylüyorum: bizim sorunumuz kaçırılanlardır. İsrail'e baskı yapmak yerine, İsrail'in geri dönüşü için baskı yapmalıyız” şeklinde cevap veriyor.
Bu cevapta aslında İsrailli ithalatçıların kendilerinde yönelttiği endişelerin bir ürünü olduğu açık.Çünkü İsralli itahalatçıların kendiilerine "Ne olacağına dair bir korku var" şeklindeki serzenişlerinin olduğunu cümle arasında söylemeden geçemiyor.
Shushan’nun yorumsuz cümlesi ise şöyle “"Başka alternatif olmadığından korkuyorlar ve şimdi bunları inşa etmemiz gerekiyor. Türklere karşı sakinleştirmeye çalıştığım çok fazla öfke ve duygu var. Bu yıllarca süren politikalardan kaynaklanıyor: bağımlılığı değil ticareti geliştirmeliyiz. İsrail'in son 20 yıldaki politikası bağımlılık yarattı. Türkler, İsrail'in yumuşak karnına nasıl baskı yapacağını biliyordu.”
Shushan röportahın sonunda bir de genel bir sonuca varıyor ve şöyle diyor: "Türkiye'den gelen domates telaşını gördük ama onlar olmadan imkansız olduğu için tekrar ithal etmeye başladılar. Enerjiyi içeriye yönlendirmemiz gerekiyor. İthalat yapmak zorundayız,Ama ithalata bağımlı olan bir ada olmayacağız tabi. Katılım politikası gerekiyor, Allah göstermesin, durum ekonomik boykot savaşına dönüşmez, felaket olur.”
Dışişleri Bakanı Israel Katz ise Türk kamuoyunu etkileme beklenditisi içinde “Erdoğan, Hamas'a verdiği destek uğruna bir kez daha Türkiye halkının ekonomik çıkarlarını feda ediyor. İsrail'in sunacağı ek ürünlerin genişletilmiş bir listesini hazırlayacağız.” Şeklinde demeç veriyor. Emin olun bu karara bağlı olarak daha fazla gıda artışı yaşandığında “İsrail’e jet yakıt sağlıyorsunuz diye aslını bilemden üfürükten teyyare misali yaygara koparanlar bu defa hayat pahalılığını daha fazla dillerine dolayacaklardır.
Ve aslında İsrail’le olan ticari ilişkileri sözüm ona eleştirilenlerin hedefinin de bunun olmadığını kim söyleyebilir. Neticede insafsız ve gayri insani iddialarda bulunanlardan böyle bir beklenti beklemem benim açımdan hiç de paranoyakça olmaz.
Bu gün, “iktidar İsrail’l iş birliği yapıyor.” deyip ardından ahlaksızca Cumhurbaşkanı için çizilen anlında davut yıldızı olan bir karikatürü paylaşıp da kendi yöneticilerinin sözlerine itibar etmeyen vicdansızlara İsrail Ekonomi ve Sanayi Bakanı Nir Barkat’ın “cevabına” burada yer verelim: "Türkler kendilerine güvenilemeyeceğini, İsrail Devleti'ne karşı Hamas, Katar, İran ve Müslüman Kardeşler ile birlikte çalıştıklarını kanıtladılar”
Eminim o muhafaza-i rantçıların İsrailli yetkililerden beklediği böyle bir açıklama yerine “evet Türkler bizden yardımını esirgemiyor.”dur.
Esasında ben dahil bir çok kişi Ekonomik anlamda Türkiye’nin İsrail üzerindeki etkisinin bu denli etkileyici olduğunu tahmin etmezdim. Bu “tahminsizliğimi” İsrail Ticaret Bakanı’nın
"Teröristleri destekleyen Erdoğan rejimine daha fazla bel bağlamamak için yerel üretimi ve alternatif ülkelerden ithalatı artırarak Türkiye'ye alternatifler bulmaya yardımcı oluyor, çalışıyor. İsrail endüstrisi güçlü ve Erdoğan'ı da yenecek” sözü bile doğrularken ben “tahminsizliğimin” gururunu yaşıyorum tabiki.
.