Bu gün size demokratik sosyal ve hukuk devleti olarak görmek istediğimiz bu topraklarda alenen nasıl bir nefret suçu işlendiğini ve buna düşünce özgürlüğü diye ses çıkarmayan adalet dağıtıcılarından bahsetmek istiyorum. Birkaç gündür 3. Havalimanı işçilerin insani hak talebi eylemlerine şahitlik ediyoruz. Demokratik hukuk devletlerinde gayet normal olan insani olan bu eylemleri ülkemizde illaki birtakım guruplarla özdeşleşme çabası ve ihanetle suçlayıp linç kampanyasına dönüştürme çabalarından anlaşılıyor ki gitmemiz gereken çok yol ve öğrenmemiz gereken çok bilgi mevcut.
*****
Lafı fazla dolandırmadan başı kapalı fikri ve zikrinden nefret kokan bir kadından bahsetmek istiyorum
İnsani hak talebinde bulunan bir avuç ülkenin çalışan emekçileri için sarf ettiği kelimeler ve bu yazıya müsaade eden Yeni Akit gazetesine bütün bu olup bitenler karşısında sessizliğini koruyan savcılara ve Adalet bakanına suç olarak kanunda yer verdikleri nefret suçunun yeniden tarifini talep ediyorum.
*****
Alenen insanlığa karşı nefret suçunu bu söylemleriyle ortaya koyan sözde yazarın cümleleri: “Bu işte bir tezeklik arayacaksın! Şayet bu itler, bitlendik falan diyorsa da üzerlerine biber gazı sıkıp, içlerindeki şeytanı çıkartacaksın!
Madem kaşınıyorlar!
Madem “kaşı beniii, kaşı beniii” diye debeleniyorlar!
Madem bitlendik diye kuduruyorlar!
Birilerinin bu itlerin kafasındaki bitleri ayıklayıp içeri tıkması lazım!
Yok, benim yetkim bu itlerin bitleriyle sözcüklerle mücadele etmek! Yetkim olsa bu itlerin bitlerini tek tek ayıklar, ezerim…
Bu itleri kaşındıran tahtakurularını zevkle ezerim ama yetkim yok…
Devlet ne güne duruyor?
Hadi bakalım!”
*****
Devleti göreve davet eden sözde bu insana gerek duymadığım sözcüklerim var. Fakat devlete benim naçizane bir cümlem olacak. Anayasal güvence çerçevesinde vatandaşına her türlü insanlık dışı uygulamalar karşısında şefkat yüzünü göstermekle yükümlü ve hakkını sonuna kadar savunmakla mükelleftir...
Ben ülkemin ve halkların sağduyulu insanları adına bu emekçilerden özür diler insani hak taleplerini sonuna kadar destekliyorum.
*****
Bütün bu nefret kokan ve insanlıkla alakası olmayan İslami hoşgörüden uzak bu söylemler karşısında toplumun vicdanın rahatsız olduğunu yetkiyi elinde bulunduranların bilmesi gerekir...
Şimdi soruyorum Mehtap Yılmaz
Bu işçilerin tamamı bu ülkede askerliğini yapmış, vergisini vermiş. Ülkesini ve milletini seven ihanet içinde olmayan, bir çoğunun eşi senden daha Müslüman ve başları kapalıdır. İnsanlığı ve İslam’ı senden daha iyi bilen çocuklarına namusuyla ekmek götürmeye çalışan, gerektiğinde ülkeleri için canını vermekten biran vazgeçmeyen yurtsever, halk sever ve milletsever insanlardır. Senin gibiler bu ülkeden kaçma hesapları yaparken dik duran emekçiler bunlardır. Unutma!
*****
Değerli okuyucularım, Zulüm Nedir başlıklı yazımda zalimlerin yanında sehven yer verdiğim Mısır Cumhurbaşkanı Mursi ve arkadaşlarından özür dilerim.