Bir kaç gün önce sekiz yaşındaki yeğenim ile beraber okula doğru yürüyorduk. Yeğenim birdenbire durdu ve yol kenarındaki çiçeklerden bir tane koparıp cebine koydu. Çiçekleri koparmaması gerektiğini söyledim, o da bana yapacağı "duygu deneyi" için gerekli olduğunu söyledi.
Duygu deneyi nedir? diye sordum.
Bu çiçeği duygularını ifade etmekte zorlanan arkadaşı için kopardığını, çiçeği ona verince göstereceği tepkiyi ya da duyguyu merak ettiğini söyledi.
Duygularını ifade etmesi ve bunu öğrenmen neden önemli? diye sordum.
"Duyguları içimizde tutarsak ve göstermezsek içimizde çok yer kaplar, içimiz dolup taşar ve karşıdaki kişi bizim ne hissettiğimizi öğrenemez" dedi.
Sekiz yaşında bir çocuğun karşındaki insanın duygusunu merak etmesi ve o duyguya saygı duyması gerektiğini düşünmesi beni bir hayli düşündürdü.
Bizler, kocaman insanlar, birbirimizin duygularını ne kadar önemsiyoruz?
Duyguları ifade etmenin önemi nedir?
Karşımızdakinin hissettiklerini ve kendi duygularımızı neden bu kadar ihmal ediyoruz?
Yeğenimi okula bıraktıktan sonra uzun bir süre bunları düşündüm.
Evet, biz duygularımızı ifade edemiyoruz. Çünkü, tepkilerden çekiniyor, toplumun çocukluğumuzdan itibaren öğrettiği, duyguları bastırmamız yönündeki telkinler yüzünden içimizde kocaman bir duygu yığını ile yaşıyoruz. Ağlamaya, "canım acıdı" demeye, kahkaha atmaya utanıyoruz.
Peki neden?
Çünkü;
Ağlayan birine; "ağlama" diyoruz.
Üzülen birine; " üzülme."
Gülen birini görünce; " bu kadar gülecek ne var?"
Duygularımızı ifade edemiyor, eden birine karşıda yanlış tutum sergiliyoruz. Karşıdaki insanın vereceği tepki, söyleyeceği söz, bizim hissettiklerimizin önüne geçiyor.
Peki sonra ne oluyor?
Birikmiş duygular yığını ile belli bir yaşa kadar anca geliyoruz. Sonra stres, sıkıntı, duygu çöküşleri, duygusal yaralanmalar yaşıyor, biriken duyguların altında kalan bedenimiz, hastalık sinyalleri veriyor.
Ben, küçücük bir çocuktan duygunun ifade edilmesinin önemini bir kez daha öğrendim.
Sadece bedenden ibaret değiliz. Ruhumuz, hislerimiz ve duygularımız var.
İçimizdeki sesler konuştukça zihnimiz, ruhumuz ve dahi duygularımız hafifleyecektir.
O zaman hepimiz duygu deneyi için kendimize bir çiçek götürelim, ne dersiniz?