Bir günü diğer günlerden özel kılma çabası, diğer günler gösterilmeyen özeni bir güne sığdırarak günah çıkarma isteğindendir.
Kapitalist sistemin dayattığı her şeyi o kadar çabuk benimsiyor ve kabul ediyoruz ki. Bu günlerin bir çoğu, bencilce duygularımızı besliyor, reklam malzemesi edilerek gözümüze gözümüze sokuluyor.
Bu pazar anneler günüydü. Reklamlar, çılgınca alışverişler, çiçek katliamı...
Peki şunları düşündük mü?
Hayatında hiç anne olamayan ve olamayacak olanlar var.
Evladını toprağa vermiş anneler var.
Evladı hapiste olan, evladı ile küs olan, evladının huzurevine terk ettiği anneler var.
Küçücük yaşta annesini kaybeden çocuklar, annesi bırakıp gitmiş yavrular var.
Daha 3 ay önce yaşanan büyük depremde annesini kaybeden çocuklar, yavrusunu kaybedenler analar var.
Bencil miyiz? Evet çok benciliz.
Her gün sarılın annenize, her gün hediye alın, her gün şiirler yazın, methiyeler dizin...
Ama bunu kimsenin gözüne sokarak yapmayın.
Başta dediğim gibi özen göstermediğimiz için; icat edilen bu -güya özel- günler bize ilaç! gibi geliyor. Her gün yapmadığımızı bir güne sığdırma çabası.
"Sıkıştırılmış Sevgi"
"Hızlandırılmış İlgi"
Bu şekilde sistem de yolunu buluyor tabii... "Günah çıkarın, kendinizi kandırın ve sistemi sevindirin."
Bunu sadece anneler günü için değil icat edilmiş tüm yapay günler için söylüyorum.
Kendimizden ibaret saydığımız hayatta, sessiz sedasız, hüznünü içine gömmüş, gözü yolda, kalbi kırık insanlar da var.
"Günler bitmiyor ya" demeden sarılalım sevdiklerimize. Hayat kısa değil, çok kısa...
Uzun şiirin kısası; Hayat kıssa.