Uzun zamandır kiralık ev ilanlarına bakıyorum. Her baktığımda canımı sıkan, yüksek fiyatlar dışında bir de stüdyo daire ve 1+1 evlerin çokluğu oluyor.
Konunun ekonomik boyutu ile ilgili yazılan çizilen yazılar oldu.
Usulsüz ve fahiş artışlar, mağdur olan kiracılar konusu değil, bugün yazacağım.
Ben, "hangi ara bu kadar yalnızlaştık" ve "neden tek başına yaşamayı seçtik" konularını dert edindim.
Bizler, kalabalık aile kültürü ile büyümüş, çok odalı evlerde veyahut dört beş evin aynı avlu içinde yaşadığı ve yatak yorgan dolapları, misafir odaları olan evler de büyümüş çocuklarız.
Her çocuğun ayrı odasının olmadığı, beş kardeşin aynı odada uyuduğu bir zamanın çocukları.
Ne oldu peki?
Neden tek kişilik yaşamı seçtik?
Önce sobalı evlerden kaloriferli evlere geçtik. Bir odada hep birlikte oturup hep beraber yemek yerken odalara dağıldık. Önceleri yemek veya misafir olunca bir araya geldik, sonra yavaş yavaş yemekler odalara götürülmeye, misafirler azalmaya başladı.
Cep telefonları çıkınca, bir araya gelme isteği ve ihtiyacı neredeyse ortadan kalktı, hatta aile içi istekleri mesaj yolu ile hallettiğimiz bir duruma evrildi.
Kadınların altın günleri dahi evlerde değil kafelerde yapılmaya başlandı.
Komşumuzun bırakın külünü, yüzünü görsek tanımayacak hale geldik.
Sokak oyunları yerini bilgisayar oyunlarına, bir ömür unutulmayacak çocukluk arkadaşları ise yerini sanal arkadaşlara bıraktı.
Çat kapı sabah kahvesine gelen komşu ilişkileri bitti, yerini "dışarda bir kahve içelim" aldı.
Güvensiz, şüpheli ilişkiler başladı.
Yalnızlaştık.
Kabuğumuza çekildik.
Tahammülümüz azaldı.
Konuşmayı unuttuk.
Önce çatal, kaşık, tabak, bardak sayımızı azalttık,sonra yatak yorgan dolaplarımız, yerini küçücük bazalara terk etti, sonra evlerimizi ve en sonunda yüreklerimizi küçülttük.
Kimseler olmayınca kendi kendimize konuştuk. Cep telefonlarının ışığı ile dost olduk.
Sonra "nerede o eski günler" dilimize pelesenk oldu. Sanki eski günler kendi ayaklanıp gitmiş gibi.
Herkes eski günleri özlüyor ama aynı herkes yeni günlerin mimarı.
İnsan insana sığamadı.
Oysa insan insana en iyi ilaçtı.