Diri diri toprağa gömülen kız çocuklarının cahiliye döneminde kaldığını sanıyorsak, yanılıyoruz.
Şimdilerde kız çocukları toprağa değil, babalarının, annelerinin, aile büyüklerinin ve toplumun görmezden gelişine ve insafsızlığına gömülüyor.
Masal dinleyecek, evcilik oynayacak yaştaki kız çocukları, oyun zannettikleri bir hayatın içine tekmeleniyor.
Doğarken müjdesi tanrıya ulaşan kız çocuklarının, eğitim, oyun ve yaşam hakları ellerinden alındığı gibi evlilik yaşı geldiğinde hür iradesi ve kalbinin istediği eşi seçme hürriyetleri de ellerinden alınıyor.
Ayrıca aile izniyle küçük yaştaki çocuğa cinsel istismar yolu da açılıyor. Peki neden? Neden bu küçük çocuklar evlendiriliyor? Neyin acelesi bu?
Ülkemizde kız ve erkek çocuklarına tanınan imtiyazlar neden farklı? Neden erkeğin elinin kiri dediğimiz şey, kadının iffetsizliği oluyor?
Erkek çocuğuna sunulan sınırsız hürriyet neden kız çocuklarından esirgeniyor?
Çünkü; ülkemizde namus kavramı sadece kadına ait bir olgu gibi yerleşmiş ve bu düşünce nesilden nesile aktarılan çirkin bir hastalık halini almıştır. Kız çocuğunun başına bir iş gelmesinden ve cahil tabiriyle kirlenmesinden korkuluyor. Fakat şu gerçek unutuluyor ya da önemsenmiyor; başına bir iş getiren ya da kirletenin erkek olduğu.
Çocukların masallar dinleyerek uyuması gereken yaşta, karanlık bir odada karanlık bir geleceğe terk edilmesi büyük bir toplumsal sorundur. Kanunlarda yasaklanmış olmasına rağmen bulunan açıklarla veya gizli saklı kıyılan nikahlarda çocukluğu elinden alınmış kız çocukları için sesimizi çıkarmalıyız. İlk önce anneler buna izin vermemeli. Ebeveynler ve toplum eğitilmeli. O bölgede yaşayanlar ve imam nikahını kıyan imamın devletin memuru olarak olaya el atması o anki vazifesinden daha önemlidir.
Velhasıl
uykularından rüyalarını çaldığın/m/ız bu çocuklardan ne eş, ne anne, ne de gelin olur. Çocuk gelin yoktur, zalim bir baba, vicdansız bir anne, ahlaksız bir toplum ve görevini kötüye kullanan devlet görevlileri vardır.
Bırakın kız çocukları masallarını kendileri tamamlasın.