Yeşil sermayenin modern kapitalist kalelerine dönüşen üç harfli “CİN” marketler zincirine açılan savaşta siyaset mi, “TARİKATÇI” sermayederler mi galip gelecek bekleyip göreceğiz.
Fakat şunu iyi biliyoruz ki
“üç harfli market” savaşının altında yatan başka sebeplerinde olduğu..
Kimse bize çay, şeker, süt, yoğurt pahalı diye bu savaş başladı demesin. İnandırıcı değil!
Bu bir tarikat-siyaset savaşı.
Detaylarını göreceğiz.
Asıl üzücü olduğu kadar da kaygı verici olan sorunun toplum hassasiyetlerini göz önünde bulundurmadan siyasi, sosyal ve de ahlaki bir hesaplaşmaya dönüştürülmesidir.
Yani biat etmeyen anlayışa karşı savaş açılmasıdır.
Diyelim ki halkı düşünüp fiyatlardan, zamlardan şikayetçisiniz;
Bre siyasetçiler!
Üç harfli zincir marketler ülkeyi çepeçevre sardığında, köşe bucak tabelalarını astıklarında, günlük ve saatlik etiket değiştirdiklerinde aklınız neredeydi?
Ülke çapında bakkalları, kasapları, manavları, züccaciyeleri kısacası küçük, kendi yağında kavrulan milyonları batırdığında aklınız neredeydi?
Tarikatlerin, cemaatlerin, dini siyasallaştıran anlayışların pençesinde kurulup binlerce şubeler halinde palazlanan, gün be gün büyüyen bu hortumculara göz yumarken aklınız neredeydi?
Yoksa yine mi aldatıldınız?
Yoksa yine mi fark etmediniz?
Yoksa yine mi olabilecekleri hesaba koymadınız? Yazık..
"Bre ahlaksızlar"
''Bre ahlaksızlar, bre densizler! Sizlere bundan sonra sizin tonunuzda cevap vereceğim, bilesiniz." dediniz.
Laf ağzınızdan bir kere çıktı.
İktidar da bunu duydu. Gerisini siz düşünün.
Böyle konuştuğunuza göre,
mutlak güvendiğiniz dağlar var?
Ya üç harfli “CİN”lere
Ya da nasıl olsa bunlar gidici, gelecek iktidara gülücük atıyorsunuz.
Gücünüz nefesiniz sermayeniz yetmezse vay halinize!
Artık girecek delik kaçacak yer bulun kendinize.
Bu kin sizleri nefessiz,
Nefessiz bedeninizi de beş parasız bırakacak gibi.
Önce camlarınızı kıracak
Sonra da canlarınız yanacak bilesiniz.
Bilenler bilmeyenlere bi' zahmet anlatıversin.